11/07/2021

5/18/2021

hafıza

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür. 

Yani insan unutur. 

Bu hem büyük bir lanet, hem de hediye. 

Hediyedir çünkü kalbini kıran dostunu unutmak istersin. 

İhaneti, yalanı, utanç verici anları, yalnızlığını, hayal kırıklıklarını, çuvalladığın, dibe vurduğun, aşkından ayrıldığın anı, ölümü unutmak gerçek bir hediyedir.

Unutur ve kurtulursun. 

İnsanları unutabilirsin, olayları, mekanları, zamanı unutabilirsin. 

Bir insanı da unutabilirsin hatta onun sana yaptıklarını da ama o insanın sana neler hissettirdiğini asla unutamazsın...

4/14/2021

Kurumsala ev kiralama

Evet... 2 gündür ev arıyorum. Yine aynı drama... ağlamaktan içim cıktı. Vallahi bugün yemek yerken içime içime ağladım.

Kütahyada deniz manzaralı olan da var,

Tabela değeri yüksek ev kiralayan da...

Kız sen İstanbul'un neresindensin? :)

= bize her yer gülsuyu...


4/11/2021

Minnet ve Merhaba


Neşe veren her ruha minnettarım.

Incinmeyi öğreten her ruha minnettarım.

Yandım, yaktım, kül oldum ve kül ettim.

Hiç kimse sevincinden büyümez.

Acıların gözleri açması ne arsız bir melankoli...

İşte hala burada ve hayattayım.

Öğrendiklerimize minnettar değilmiş gibi ayrılmaz mıyız? 

Herşeye ayrı ayrı minnettarım. 

Merhaba 😊

11/22/2017

fobilerimi düşünüyordum. ne kadar çok şeyden korktuğumu.

gerçekten de hala alaturka tuvaletlerden birşeylerin çıkmasından korkup onlari kontrplakla kapatma isteğimi...

(ki malesef bugünlerde baktığım evler, alaturka'ya kadar düştü. sanırım bunu yenmem gerekecek)

büyük şehrin neredeyse her binasında olan (hızlı sirkülasyonlar için olması gereken) o sensörlü kayan kapiların, elle açılmayan yine kata geldiğinde açılan asansörlerin kapılarının sürekli üzerime, ben tam da oradayken kapanacağı korkusu...

(bu beni çok zorluyor, nabzım aniden 125 lere cıkıyordur eminim, öyle hızlı, öyle panikle geçmeye çalışıyorum ki)

ve yalnız kalma korkusu. ailesinden hiç ayrılmamış, 30 bilmemkaç yaşına gelmiş, tek ayrılığı kendi dahil 313 kızın kaldığı bi yurtta aynı odada 4 kişi yaşamış birine, tek insanın çıkarttıği sesin yeterli olacağını ya da en azından 10 km çevrede arayabileceği birinin olmaması durumunu anlatamazsınız. Çünkü eşek kadar olsa da, burnu deli gibi sürtülse de hala korkuyordur. 

işte bu ve bunun gibi korkularım üzerine bayağı bir düşündüm. bugün bayağı... başım ağridan çatlarken hala birşeylere bakıp, gözlerinin sittin tane şeyden dolup dolup boşalmasını engellemeye çalışmak.

Neden bu kadar alerjik bünyeyiz acaba? ve hayatta herşeye, hareket eden herkese biz mi üzüleceğiz?

*az önce şu alıp da kendimle birlikte ordan oraya taşıdığım bebek çoraplarının üzerine bordo oje şişesi döküldü...

what can I do sometimes then..