Bir yere varmak, farklı ve ayrıcalıklı bir şeyler yapmak, ilginç biri olmak isteyen herkesten bıktım usandım. Tam bir hiçkimse olacak cesaretim olmamasından usandım. Kendimden de, bir çeşit ses getirmek isteyen herkesten de usandım.
Ve ben de belki hiçbir şey olamamışların kralıyımdır. Çünkü herhangi bir şeyin kralı olduğuma eminim..
[ˈsʊ.iː ˈɡɛnɛrɪs]) has a meaning "of its own kind/genus" and hence "unique in its characteristics". The term is widely used to refer to (1) philosophy, when a concept is not available; (2) biology, when a species does not fit into a genus which includes other species; (3) law, when a special and unique interpretation of a case or authority is found to be necessary; (4) politics and societal norms, where there is no real authority perceived.
2/16/2013
içim ürperiyor, ya evde yoksan?
"Annemin bir şey istemesi üzerine tavan arasına çıktım ve karşılaştığım manzara karşısında gözümde şimşekler çaktı.
Annemin çatı diye adlandırdığı ancak çok Amerikanca tınladığı için benim tavan arası demeyi tercih ettiğim bu yerde, ihtiyaç duyulmadığı için kaldırılmış mobilyalar, bir heves alınıp sonradan hiçbir işe yaramadığı fark edilmiş ya da daha yeni modelleri çıktığı için atılmış birtakım cihazlar, sahipleri büyüdüğü için vazgeçilmiş oyuncaklar, içinde ne olduğunu bilmediğim karton kutular ve sınıflandırmaya üşendiğim bi dünya ıvır zıvır ... Oldukça uzun zamandır buraya hiç çıkmamıştım ve sıkıntıdan tehlike sinyalleri veren tüm iç organlarımı da yanıma alıp derhal burayı keşfe daldım...
Önce biraz bahsettiğim cihazları karıştırdım. Halı yıkama makinesiyle tüplü televizyonu birleştirip sonra da işte bunları amfiye bağlasam ve bir mouse yardımıyla yönetsem filan derken saçmaladığımı fark edip yün sepetine yöneldim. Oha bunlarla hırka, battaniye veya çadır örebilirdim. Nah örebilirdim. Bende o sabır ne gezer. Dambıllara yöneldim ve Rocky’yi düşünerek birkaç kez kaldırdıktan sonra bu kadar kasın bana yeteceğine karar verdim çünkü kollarım ne biçim de koptu. Kolilerin birinin üstünde bir yumurta gördüm. Oyuncak mı gerçek mi olduğunu anlamak için şöyle bir pıtlatayım derken kırılmasın mı? Kırılınca parmağım içine girmesin mi? Girince ben feryat figan bağırarak alt kata koşmayayım mı? Koştum. Çünkü bu bir dinozor yumurtası olabilirdi sonuçta. Ama değilmiş. Annem baktı. Karga yumurtasıymış meğer. Ehi.
Tekrar yukarı çıktım ve içinde ne olduğunu bilmediğim kutuları açmaya başladım. Sonra işler değişti.
Böyle şeyler yapmadan önce karşılaşabileceklerinize kendinizi hazırlamanız gerekir. Çünkü eski ve tozlanmış kutulardan genellikle insanın üstüne hatıralar atlar. Ve hepimiz çok iyi biliriz ki hatıralar sadece hatıradır ve bir daha hiç yaşanmayacaklardır.
Bir reçete buldum. Teşhis kısmında parietal kitle yazıyor. Tıbbi adını unutmuşum. Halbuki o zamanlar bir çözüm bulmak adına ne çok doktora sormuştum bunun anlamını. Ne diyordum, bir daha hiç yaşanmayacaklar.
Kasetler, gazete kuponlarıyla alınmış ansiklopediler, buradan bakınca içine nasıl sığdığımızı aklımın almadığı küçüklükte kıyafetler, günlükler, mektuplar, fotoğraflar, sapan,kayak maskesi, ablamın resim defteri filan. Bir sürü şey bir anda kullanıldıkları zamanların sesleriyle gelip üstüme çullandılar anlayacağınız.
Sonra kutuları ve hatırlattıklarını bir tarafa bırakıp işe giriştim ve temizledim.Muhtemelen burayı hiç kullanmayacağım ama iyi oldu yine de, yeniden unutmak için zaman geçti.
Tüm bu anlattıklarım doğrultusunda size şu kadarını söyleyebilirim; hatıralarınızı çok kurcalamayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra."
Annemin çatı diye adlandırdığı ancak çok Amerikanca tınladığı için benim tavan arası demeyi tercih ettiğim bu yerde, ihtiyaç duyulmadığı için kaldırılmış mobilyalar, bir heves alınıp sonradan hiçbir işe yaramadığı fark edilmiş ya da daha yeni modelleri çıktığı için atılmış birtakım cihazlar, sahipleri büyüdüğü için vazgeçilmiş oyuncaklar, içinde ne olduğunu bilmediğim karton kutular ve sınıflandırmaya üşendiğim bi dünya ıvır zıvır ... Oldukça uzun zamandır buraya hiç çıkmamıştım ve sıkıntıdan tehlike sinyalleri veren tüm iç organlarımı da yanıma alıp derhal burayı keşfe daldım...
Önce biraz bahsettiğim cihazları karıştırdım. Halı yıkama makinesiyle tüplü televizyonu birleştirip sonra da işte bunları amfiye bağlasam ve bir mouse yardımıyla yönetsem filan derken saçmaladığımı fark edip yün sepetine yöneldim. Oha bunlarla hırka, battaniye veya çadır örebilirdim. Nah örebilirdim. Bende o sabır ne gezer. Dambıllara yöneldim ve Rocky’yi düşünerek birkaç kez kaldırdıktan sonra bu kadar kasın bana yeteceğine karar verdim çünkü kollarım ne biçim de koptu. Kolilerin birinin üstünde bir yumurta gördüm. Oyuncak mı gerçek mi olduğunu anlamak için şöyle bir pıtlatayım derken kırılmasın mı? Kırılınca parmağım içine girmesin mi? Girince ben feryat figan bağırarak alt kata koşmayayım mı? Koştum. Çünkü bu bir dinozor yumurtası olabilirdi sonuçta. Ama değilmiş. Annem baktı. Karga yumurtasıymış meğer. Ehi.
Tekrar yukarı çıktım ve içinde ne olduğunu bilmediğim kutuları açmaya başladım. Sonra işler değişti.
Böyle şeyler yapmadan önce karşılaşabileceklerinize kendinizi hazırlamanız gerekir. Çünkü eski ve tozlanmış kutulardan genellikle insanın üstüne hatıralar atlar. Ve hepimiz çok iyi biliriz ki hatıralar sadece hatıradır ve bir daha hiç yaşanmayacaklardır.
Bir reçete buldum. Teşhis kısmında parietal kitle yazıyor. Tıbbi adını unutmuşum. Halbuki o zamanlar bir çözüm bulmak adına ne çok doktora sormuştum bunun anlamını. Ne diyordum, bir daha hiç yaşanmayacaklar.
Kasetler, gazete kuponlarıyla alınmış ansiklopediler, buradan bakınca içine nasıl sığdığımızı aklımın almadığı küçüklükte kıyafetler, günlükler, mektuplar, fotoğraflar, sapan,kayak maskesi, ablamın resim defteri filan. Bir sürü şey bir anda kullanıldıkları zamanların sesleriyle gelip üstüme çullandılar anlayacağınız.
Sonra kutuları ve hatırlattıklarını bir tarafa bırakıp işe giriştim ve temizledim.Muhtemelen burayı hiç kullanmayacağım ama iyi oldu yine de, yeniden unutmak için zaman geçti.
Tüm bu anlattıklarım doğrultusunda size şu kadarını söyleyebilirim; hatıralarınızı çok kurcalamayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra."
Gelmiş Bulundum
Ben mişim -neymiş- su sesiymiş
Oymuş -cam kırıkları gibi gövdemi yakan-
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.
Güneş mi batarmış bir özel ismi bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabani incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.
Yıldızlar, büyülü ülke adımı unutturan
Bir kaya, bir ot, bir akarsu
Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu
Ki bütün ölüleri sığa çıkaran
Ve kenti bir ölüm derinliğine salan
Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.
Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.
Edip Cansever
Oymuş -cam kırıkları gibi gövdemi yakan-
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.
Güneş mi batarmış bir özel ismi bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabani incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.
Yıldızlar, büyülü ülke adımı unutturan
Bir kaya, bir ot, bir akarsu
Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu
Ki bütün ölüleri sığa çıkaran
Ve kenti bir ölüm derinliğine salan
Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.
Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.
Edip Cansever
2/15/2013
2/13/2013
kimseye caktırmadan birine bisey sormaya kalkarsin..
-ya X hanim/bey ben bu sirkette yeniyim, bana şunun süreç yönetimi prosedürünü gonderin lutfen..!
o da geri döner saolsun.. cc'ye ceo'yu fln koyarak..
-haa siz process management procedure'dan bahsediyosunuz (!) onu istiyosunuz yanee, ektedir (!)
(ek de yok tabi bu arada, unutmuş arkadaş)
Allah cezani vermesin senin gerizekali denir, ya sabir cekilir, pc kapatilir, olmayan psikolojik gravat gevsetilir, ben bise iciyim bari hayatimin geri kalani icin denilir, yuksek yuksek tepelere ev kurmasinlar turkusu soylene soylene yuksek yuksek plazalardan cikilir..
kahrolsun kurumsal mantık!
en igrendigim seyi yapicam, alarmimi sabah 5'e kurucam:
proses, flow, corporate, revenue, pass etmek, push etmek, project deadline ve otomatik şanziman yazıp göndericem.
hrrrrrrrrrrr!
:(
-ya X hanim/bey ben bu sirkette yeniyim, bana şunun süreç yönetimi prosedürünü gonderin lutfen..!
o da geri döner saolsun.. cc'ye ceo'yu fln koyarak..
-haa siz process management procedure'dan bahsediyosunuz (!) onu istiyosunuz yanee, ektedir (!)
(ek de yok tabi bu arada, unutmuş arkadaş)
Allah cezani vermesin senin gerizekali denir, ya sabir cekilir, pc kapatilir, olmayan psikolojik gravat gevsetilir, ben bise iciyim bari hayatimin geri kalani icin denilir, yuksek yuksek tepelere ev kurmasinlar turkusu soylene soylene yuksek yuksek plazalardan cikilir..
kahrolsun kurumsal mantık!
en igrendigim seyi yapicam, alarmimi sabah 5'e kurucam:
proses, flow, corporate, revenue, pass etmek, push etmek, project deadline ve otomatik şanziman yazıp göndericem.
hrrrrrrrrrrr!
:(
2/12/2013
''TRT Haber’de yayınlanan "Neler Oluyor" programına konuk olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'deki petrol üretimiyle ilgili de önemli açıklamalar yaptı. Yıldız, "Bizim kuyu sayısımız Suudi Arabistan kadar, ancak o 10 milyon varil çıkartıyor. Biz 50 bin varil çıkarabiliyoruz verim az" dedi.
Abdülhamit'in 100 yıl önce yaptırdığı petrol haritası çalışmasına dikkat çeken Yıldız, "Bu harita gerçek olabilir. Bu harita ile bugünkü bilimsel çalışmalar örtüşüyor. İlginç olan bu" diye konuştu.
Bakan Yıldız, TRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ali Ahmet Böken’in sorularını cevapladı.
Yıldız'a ilk olarak gündemin sıcak konusu Cilvegöz Sınır Kapısı'ndaki patlama soruldu.
Yıldız: Tabi bir ülkenin istikrarının önündeki en büyük engel terör. Suriye’den zaman zaman riskler gelebileceğini söylemiştik. Öncelikle orada ölenlere rahmet diliyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyoruz. Şu ana kadar somut bir durum yok. İçişleri Bakanımız tarafından inceleniyor. Eksik bilgilerle aydınlatmaya çalışırken, muğlak alanlar oluşabiliyor. İçişleri Bakanımızın açıklamalarını bekliyoruz.
Enerji oyunları mı oynanıyor?
Yıldız: Enerji gerginliğin kaynağı olarak algılanıyor. Odun ve kömürle başlayan, petrol ve doğalğazla süren bu enerji devinimi hidrojenle devam edeceğe benziyor. Konumumuz olarak çok stratejik bir bölgedeyiz. Ortadoğu’daki gelişmelerin enerji üzerinden yapıldığı bir gerçek. Afrika ülkelerinde, Güney Amerika ülkelerinde yaşanalar enerjiden bağımsız değildir.
Türkiye OECD ülkelerinde enerji kullanımında birinci sırada sevinmeli miyiz?
Yıldız: Türkiye büyüme kararını verdi. Bazı ülkeler büyümeyi tercih etmeye de biliyor. Büyüyen Türkiye’de küçülen enerji olmazdı. Kişinin refah seviyesi arttıkça, teknoloji kullanımı artıkça enerjiye olan talep artıyor. Tasarruflu kullanarak bunu yapmamız gerkiyor. Hala istediğimiz seviyede tasarruf yapamıyoruz. Tasarruf bir kültür, bu kültüre ulaşmamız lazım. Toplam tasarruf miktarı hesaplandı. 15 milyara kadar tasarruf yapabiliriz.
Türkiye’nin geleceğini hangi enerji türünde görüyorsunuz?
Yıldız: Petrol doğalgaz yok diye torup ağlayacak halimiz yok. Her ülkenin kendine ait avantajları var. Katar kadar doğalgazmız yok, ancak su kaynaklarımız, kömürümüz, rüzgar alabilen yüksek alanlarımız var. Doğalgaz elektrik üretimindeki payı düştü. Yüzde 54’ten, yüzde 45’lere düştü.
Geçmişte Batılı ülkelerin geldiği, petrol aradığı ve betonlayıp gittikleri söylenir. Bunlar gerçek mi?
Yıldız: Ham petrol 22 dolardı şimdi neredeyse 122 dolar. 30 dolar masraf yapıyorsunuz, satışınız 22 dolarsa satmamayı tercih ediyoruz. Böyle kuyular var. Türkiye’de 1100 kuyu var 80’e yakın bu durumda kuyu var. Günde 5 varil üreten kuyu var. 5 varil bir ülke için çok büyük rakamlar değil. Bizim kuyu sayısımız Suudi Arabistan kadar, ancak o 10 milyon varil çıkartıyor. Biz 50 bin varil çıkarabiliyoruz verim az.
RUSYA'DAN BAĞIŞ ALMIYORUZ
Doğalgaz anlaşmaları ne kadar yapılıyor?
Yıldız: 20 yıllık, 25 yıllık ülkeye bağlı. Cezayir’le yeni yaptık 10 yıl süreli. Doğalgazımızın yüzde 10’unu karşılayacak. Şu anda doğalgazımızın yarısından fazlasını Rusya’da alıyoruz.
Rusya'ya bu kadar bağlı olmak endişelendirmeli mi?
Yıldız: Biz alternatifleri artırmaya çalışıyoruz. Kimseye koşulsuz bağlı değiliz. Rusya’dan bağış almıyoruz. Parasını veriyoruz alıyoruz. Bugün aldığımız fiyatın bir buçuk katına da doğalgaz var. Ancak vatandaşımızı da düşünmemiz gerekiyor.
Sınır komşularımızda petrol var, biz de niye yok?
Yıldız: Her şeyin bir sınırı var. Bir yerden sonra olmaması normal. Ancak biz araştırmalarımızı genişleterek devam ediyoruz. Biz sınırdaki mayınlı arazılar dahil olmak üzere her yerde bu aramaları sürdürüyoruz. Abdülhamit Han’ın 100 yıl önce yaptırdığı bir çalışması var. Bu bir petrol haritası. Bu harita gerçek olabilir. Bu harita ile bugünkü bilimsel çalışmalar örtüşüyor. İlginç olan bu. Hatta bir zamanlar sınırların yer altı kaynaklarına göre çizildiği iddiası bile var. Biz siyasi sınırlarımızdan sıkıntımız yok. Kimsenin toprağında gözümüz de yok. Ancak ekonomik sınırlarımızı genişletebiliriz. Üçüncü ülkelerde de bizim enerji operasyonlarımız var. İşbirliklerimiz var. Irak’ta biz 25 milyar dolar iş aldık. TPAO’nun hissesine 5,5 milyar düşüyordu. Çıkarılan varil başına pay alıyoruz. Irak şu anda 100 miyar dolar petrol geliri var. Ancak bunu 4 katına çıkarabilecek kapasitesi var. Bu rakamlar Irak’ı yeniden inşa etmeye haliyle yeter.
"O SONDAJA SESSİZ ALAMAYIZ"
Kıbrıs’ın sondaj çalışmaları hangi aşamada?
Yıldız: Bir kere net bir teşhis koyabiliriz. 200 mili geçmemek kaydıyla her ülkenin tasarruf hakkı var. Tartışmalı bir alanda çalışma yapılıyor. İki şık var: uluslar arası hukuka aykırı iş yapıyorsunuz. Ancak yapılan çalışma Kıbrıs’ın tamamıyla paylaşılacaksa sıkıntı yok. Biz eşit oranla paylaşılmasından yanayız. Aksi takdirde hukuk ihlali yapılmış demektir. Buna sessiz kalamayız. Ekonomik süreç iyi değerlendirilirse siyasi politikaları da yumuşatabilir.
Türkiye’den Kıbrıs’a su projesi ne durumda, ne amaçlanıyor?
Yıldız: Kıbrıs’ın kendi ayakları üzerinde durabilmesini istiyoruz. Kömürü var, rüzgarı var. Özel sektöre diyoruz ki yatırım yapmak isteyen varsa. Özel sektörden bu konuda görüşenler oldu. Kıbrıs’ın tamamına bir master çalışması yaptık. Rumlara da 'ihtiyacınız varsa yararlanabilirsiniz' dedik. Ancak her hangi bir cevap gelmedi''
Abdülhamit'in 100 yıl önce yaptırdığı petrol haritası çalışmasına dikkat çeken Yıldız, "Bu harita gerçek olabilir. Bu harita ile bugünkü bilimsel çalışmalar örtüşüyor. İlginç olan bu" diye konuştu.
Bakan Yıldız, TRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ali Ahmet Böken’in sorularını cevapladı.
Yıldız'a ilk olarak gündemin sıcak konusu Cilvegöz Sınır Kapısı'ndaki patlama soruldu.
Yıldız: Tabi bir ülkenin istikrarının önündeki en büyük engel terör. Suriye’den zaman zaman riskler gelebileceğini söylemiştik. Öncelikle orada ölenlere rahmet diliyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyoruz. Şu ana kadar somut bir durum yok. İçişleri Bakanımız tarafından inceleniyor. Eksik bilgilerle aydınlatmaya çalışırken, muğlak alanlar oluşabiliyor. İçişleri Bakanımızın açıklamalarını bekliyoruz.
Enerji oyunları mı oynanıyor?
Yıldız: Enerji gerginliğin kaynağı olarak algılanıyor. Odun ve kömürle başlayan, petrol ve doğalğazla süren bu enerji devinimi hidrojenle devam edeceğe benziyor. Konumumuz olarak çok stratejik bir bölgedeyiz. Ortadoğu’daki gelişmelerin enerji üzerinden yapıldığı bir gerçek. Afrika ülkelerinde, Güney Amerika ülkelerinde yaşanalar enerjiden bağımsız değildir.
Türkiye OECD ülkelerinde enerji kullanımında birinci sırada sevinmeli miyiz?
Yıldız: Türkiye büyüme kararını verdi. Bazı ülkeler büyümeyi tercih etmeye de biliyor. Büyüyen Türkiye’de küçülen enerji olmazdı. Kişinin refah seviyesi arttıkça, teknoloji kullanımı artıkça enerjiye olan talep artıyor. Tasarruflu kullanarak bunu yapmamız gerkiyor. Hala istediğimiz seviyede tasarruf yapamıyoruz. Tasarruf bir kültür, bu kültüre ulaşmamız lazım. Toplam tasarruf miktarı hesaplandı. 15 milyara kadar tasarruf yapabiliriz.
Türkiye’nin geleceğini hangi enerji türünde görüyorsunuz?
Yıldız: Petrol doğalgaz yok diye torup ağlayacak halimiz yok. Her ülkenin kendine ait avantajları var. Katar kadar doğalgazmız yok, ancak su kaynaklarımız, kömürümüz, rüzgar alabilen yüksek alanlarımız var. Doğalgaz elektrik üretimindeki payı düştü. Yüzde 54’ten, yüzde 45’lere düştü.
Geçmişte Batılı ülkelerin geldiği, petrol aradığı ve betonlayıp gittikleri söylenir. Bunlar gerçek mi?
Yıldız: Ham petrol 22 dolardı şimdi neredeyse 122 dolar. 30 dolar masraf yapıyorsunuz, satışınız 22 dolarsa satmamayı tercih ediyoruz. Böyle kuyular var. Türkiye’de 1100 kuyu var 80’e yakın bu durumda kuyu var. Günde 5 varil üreten kuyu var. 5 varil bir ülke için çok büyük rakamlar değil. Bizim kuyu sayısımız Suudi Arabistan kadar, ancak o 10 milyon varil çıkartıyor. Biz 50 bin varil çıkarabiliyoruz verim az.
RUSYA'DAN BAĞIŞ ALMIYORUZ
Doğalgaz anlaşmaları ne kadar yapılıyor?
Yıldız: 20 yıllık, 25 yıllık ülkeye bağlı. Cezayir’le yeni yaptık 10 yıl süreli. Doğalgazımızın yüzde 10’unu karşılayacak. Şu anda doğalgazımızın yarısından fazlasını Rusya’da alıyoruz.
Rusya'ya bu kadar bağlı olmak endişelendirmeli mi?
Yıldız: Biz alternatifleri artırmaya çalışıyoruz. Kimseye koşulsuz bağlı değiliz. Rusya’dan bağış almıyoruz. Parasını veriyoruz alıyoruz. Bugün aldığımız fiyatın bir buçuk katına da doğalgaz var. Ancak vatandaşımızı da düşünmemiz gerekiyor.
Sınır komşularımızda petrol var, biz de niye yok?
Yıldız: Her şeyin bir sınırı var. Bir yerden sonra olmaması normal. Ancak biz araştırmalarımızı genişleterek devam ediyoruz. Biz sınırdaki mayınlı arazılar dahil olmak üzere her yerde bu aramaları sürdürüyoruz. Abdülhamit Han’ın 100 yıl önce yaptırdığı bir çalışması var. Bu bir petrol haritası. Bu harita gerçek olabilir. Bu harita ile bugünkü bilimsel çalışmalar örtüşüyor. İlginç olan bu. Hatta bir zamanlar sınırların yer altı kaynaklarına göre çizildiği iddiası bile var. Biz siyasi sınırlarımızdan sıkıntımız yok. Kimsenin toprağında gözümüz de yok. Ancak ekonomik sınırlarımızı genişletebiliriz. Üçüncü ülkelerde de bizim enerji operasyonlarımız var. İşbirliklerimiz var. Irak’ta biz 25 milyar dolar iş aldık. TPAO’nun hissesine 5,5 milyar düşüyordu. Çıkarılan varil başına pay alıyoruz. Irak şu anda 100 miyar dolar petrol geliri var. Ancak bunu 4 katına çıkarabilecek kapasitesi var. Bu rakamlar Irak’ı yeniden inşa etmeye haliyle yeter.
"O SONDAJA SESSİZ ALAMAYIZ"
Kıbrıs’ın sondaj çalışmaları hangi aşamada?
Yıldız: Bir kere net bir teşhis koyabiliriz. 200 mili geçmemek kaydıyla her ülkenin tasarruf hakkı var. Tartışmalı bir alanda çalışma yapılıyor. İki şık var: uluslar arası hukuka aykırı iş yapıyorsunuz. Ancak yapılan çalışma Kıbrıs’ın tamamıyla paylaşılacaksa sıkıntı yok. Biz eşit oranla paylaşılmasından yanayız. Aksi takdirde hukuk ihlali yapılmış demektir. Buna sessiz kalamayız. Ekonomik süreç iyi değerlendirilirse siyasi politikaları da yumuşatabilir.
Türkiye’den Kıbrıs’a su projesi ne durumda, ne amaçlanıyor?
Yıldız: Kıbrıs’ın kendi ayakları üzerinde durabilmesini istiyoruz. Kömürü var, rüzgarı var. Özel sektöre diyoruz ki yatırım yapmak isteyen varsa. Özel sektörden bu konuda görüşenler oldu. Kıbrıs’ın tamamına bir master çalışması yaptık. Rumlara da 'ihtiyacınız varsa yararlanabilirsiniz' dedik. Ancak her hangi bir cevap gelmedi''
2/11/2013
Workplace Attitudes
We gather useful lessons along our career paths. Some through trial and error, others as the result of serendipity. These lessons greatly enhance our "formal" education - by exposing us to a very different type of challenge. I experienced one of these lessons early in my career, while exploring sources of dissatisfaction with a "newly minted", team based product development process. Fresh out of school, I prematurely predicted that the experienced problems would be associated with the mechanics of the team process itself. (Of course, there was a twist.)
It was early in the teaming journey for this organization - just as US manufacturing was beginning to evolve. Bringing together various functions into product development teams, was an entirely new way of conducting their work - and the change was a bit of a shock. Integrating teaming into the existing workplace culture was turning out to be a bit of a bumpy process. As might be expected, the differing functional areas didn't always see eye-to-eye on product priorities. Executing compromises concerning product details often proved to be quite a dramatic process.
We realized that teaming would become a permanent fixture in the product development process, and the core leaders were quite supportive of the change. As a result, everyone was quite motivated to make edits and forge on (exactly why I was contacted). I assumed that the shift to a teaming orientation, was causing the upset.
We did our best to gather possible "pain points", being sure to cover the team basics (size of the team, role clarity, team leaders, etc). But, at the last moment I realized that my prediction about root causes may have been off. The reason? An experience that a member of core leadership had shared with us. Apparently as he left the facility the day before, he struck up a conversation with an employee while making his way to his car. At some point, it became quite evident that the employee had no idea who he was, or what role he played at the facility. This rang an alarm for him, as you can imagine. I had missed something of critical importance.
We promptly drafted some candidly worded questions to capture this potential concern, realizing that some of the problems they were experiencing might have nothing to do with the team mechanics. The problems may have been related to leadership visibility - something that wasn't often considered at that time. With the radical shift to teaming, there was a possibility that employees needed to be more convinced that core leadership was behind them.
As it turned out, there was a perceived lack of core leadership presence in the teaming process. Just as the lone employee in the parking lot - team members were actually unclear as to who was actually "running the show". All in all, the team members needed not only to know the core leaders - the teams needed some form of physical leadership presence within the teams. The optimal level of involvement needed to be determined - but the broader issue was now in plain view. If the core leader hadn't mentioned his experience, I would have missed this key component.
What I learned about from this:
- Obsess over competing explanations. When there is an issue within your organization, never assume the reasons behind it are obvious - and try not to treat the situation as an "open and shut" case. There are usually layers that interact to form the root explanation. Whether you are examining culture or employee engagement, try not to draw early conclusions - it may cloud your judgement.
- Listen, and then listen some more. Pay close attention to the dynamics of the group you are trying to understand. Take a very detailed history about changes in process or direction. Record all of your hunches and represent these topics in your interview process, survey or poll. Do your very best to gather the "back story". Crowd source topic areas to establish less than obvious topics that might explain attitudes. Pay attention to "tangents".
- Prepare for the unexpected. I've never been involved in an attitude assessment (customer or employee focused) that didn't reveal something surprising. Prepare for this possibility. Attitudes are often complex. Be poised to act on the findings.
This experience changed how I approached future projects. I know longer make assumptions about what is causing a workplace issue. If a client inquires about predictions concerning attitudes, I try not to offer a forecast. However, I do attempt to calm their nerves and offer the following, "We'll get to the bottom of this. But, we want to get it right. Let's just see what emerges."
Have you ever made a prediction about employee or customer attitudes that was inaccurate? What lessons have you learned along your career path?
Dr.Marla Gottschalk
İman etmek
Umut etmek
Hatta güven, umut ve hissi bileşke etmek
Sonsuz huzur aramak
Bile bile kandığında, bir yalanı yaşatmak
İnanmak, inandığın şeyi görmemeyi kabul etmekYaşatan tek motif
Olduğu gibi motive etmek
Tutunmayı mümkün kılmak
İnsanın kendi kendisine biliyorum demesi
Kafasını karıştırmadan, sorgulamadan nereye kadar gidebileceğini görmek
Bir garip yolcu olmak
Olduğu gibi motive etmek
Tutunmayı mümkün kılmak
İnsanın kendi kendisine biliyorum demesi
Kafasını karıştırmadan, sorgulamadan nereye kadar gidebileceğini görmek
Bir garip yolcu olmak
Önüne bakmadan yoluna devam etmek
İstemekle aynı yerde durmakİnanmak için görmek değil, görmek için inanmak
Bazen sadece alternatifi olmadığı için inanmak
Bilmeyip ummak
Bazen sadece alternatifi olmadığı için inanmak
Bilmeyip ummak
Bir nevi şansa bırakmak
Ne fısıldandıysa kulağınıza, inanmayı hep önce tercih etmek
Derler:
İnanmakla hamileliğin azı çoğu olmaz. O yüzden inanacaksın.
Derler:
İnanmakla hamileliğin azı çoğu olmaz. O yüzden inanacaksın.
bugün milyonlarca insanın aklından madonna-papa don't preach geçti. sizin de mi yoksa?
http://www.ansa.it/web/notizie/rubriche/politica/2013/02/11/Benedetto-XVI-lascia-pontificato-Papa-dimette-28-febbraio_8225601.html
"Sevgili güllük,
İnsanlar sabahları uyanırlar. güneş sabahları doğar. insanlar işe giderler. ayakkabı giyerler. bazen laciverd, bazen siyah, bazen beyaz arabalara binerler. bazen de kahverengi ayakkabı giyerler. hava vardır. su vardır. bazen yağmur ya da kar yağar. kış vardır. kışın hava erken kararır. evlere gidilir. çorba içilir. şeftali yenir. insanlar pazen ya da başka kumaşlardan dikilmiş pijamalardan giyerler. pikniğe gidilir. at vardır. en çok kahverengi ya da ona yakın renklerde atlar olur. bazen taksi tutulur. kuşlar havada uçar. yer vardır. ona basılır. yaz olunca denize girilir. balıklar yüzerler. yeşil vardır."
İnsanlar sabahları uyanırlar. güneş sabahları doğar. insanlar işe giderler. ayakkabı giyerler. bazen laciverd, bazen siyah, bazen beyaz arabalara binerler. bazen de kahverengi ayakkabı giyerler. hava vardır. su vardır. bazen yağmur ya da kar yağar. kış vardır. kışın hava erken kararır. evlere gidilir. çorba içilir. şeftali yenir. insanlar pazen ya da başka kumaşlardan dikilmiş pijamalardan giyerler. pikniğe gidilir. at vardır. en çok kahverengi ya da ona yakın renklerde atlar olur. bazen taksi tutulur. kuşlar havada uçar. yer vardır. ona basılır. yaz olunca denize girilir. balıklar yüzerler. yeşil vardır."
2/10/2013
best of greek!
ilgilenenlere bi best of, birbirine karışmış karşı yakadan bu yakaya.
1. Pashalis Terzis - Lew (3:11)
2. Vassilis Karras - Kala pou brexei (4:04)
3. Antipas - Antipas - Eglima Kardias (4:40)
4. Antonis Remos - Monos mou (3:08)
5. Balantis - Pernaw Kala (3:42)
6. Elli Kokkinou - Erota Mou (3:23)
7. Glykeria - Min Perimenis Pia (2:58)
8. Kazatzidis - Bradiazei (3:32)
9. Eleana Papaioanniou - Fila Me (Mi Les Polla) (2:45)
10. Anna Vissi - Treno (4:51)
11. Kaiti Garbi - Esena Mono (2:56)
12. Natasa Theodoridou - Axaristi Kardia (2:57)
13. Notis Sfakianakis - O Aetos (3:43)
14. Nikos Vertis - Pes To Mou Ksana (3:13)
15. Terzis & Natasa Theodoridou - Den Thelo Tetious Filous (4:21)
16. Peggy Zina - Ena (3:39)
17. Dalaras - Stin Alana (3:16)
18. Anna Vissi - Ekpliksi (4:20)
19. Despina Vandi - A Pa Pa (3:07)
20. Elena Papaioannou - Thessalonikia (3:39)
21. Hristos Kipriandis - Sti Saloniki (3:27)
22. Eva Milli - Sagapo Akoma (3:40)
23. Kostas Pavlidis - Jastar Amenge Dur (6:00)
24. Stelios Rokkos & Terzis - Fili (4:21)
25. Sotis Volanis - Tak Tak (3:09)
26. Vasilis Petridis - Isouna Ligi (3:27)
27. Thanos Petrelis - Kernaw (4:13)
28. Aggelikh Hliadh - Pote Den Efyges (3:42)
29. Elena Paparizou - H Agapi Mou Me Denei (3:55)
30. Periklis - Tin Aggalia Sou Thelw (3:48)
31. Natassa Theodoridou - Ti Fteo (3:28)
32. Kostas Doxas - Lexi Lexi (3:51)
33. Eva Milli - Anapolw Ka8e Stigmh (3:34)
34. Giorgos Tsalikis - Gia Sena Tha Spao (3:06)
35. Anna Vissi - Egw Mwro Mou (3:55)
36. Dionysis Makris - Mou Eipes Psemata (3:28)
37. Giannis Ploutarxos - Ax koritsi mou (3:53)
38. Despina Vandi - Yannis Parios - Adiexodo (3:03)
39. Stavros Fotiadis - Nihat Zahar - Afto to tragoudi (3:51)
40. Nikos Kourkoulis - Ta Paidia Ton Fanarion (3:19)
41. Notis Sfakianakhs - O Stratos (3:35)
42. Pashalis Terzis - Paliokairos (3:35)
43. Kostas Pavlidis - Ta Tragoudia Tou Theou (5:42)
44. Pashalis Terzis - Dikaioma Sou (3:50)
45. Vassilis Karras - Tha Mou Kleises To Spiti (4:32)
46. Stamatis Gonidis - Sou Xreiazatai (3:15)
47. Thanos Petrelis - De tha xwrisoume pote (4:55)
48. Angela Dimitriu - Maghapas (4:04)
49. Despina Vandi - Horismeni (3:35)
50. Eva Milli - Kapste Ta Ola (1:39)
51. Kostas Pavlidis - Megalo Paramithi (4:32)
52. Nikos Nomikos - Apopse Gine (2:54)
53. Nikos Vertis - Den eho esena (4:01)
54. Peggy Zina - Tolmas Ki Eheis Parapono Esi (3:32)
55. Sotis Volanis - Thelo Na Do (3:21)
56. Triantafillos - Pia Nomizis Oti Ise (4:17)
57. Theodosia Stiga - Ela Mia Nichta (3:15)
58. Periklis - Paraponiara Magissa (3:49)
59. OmegaVibes - Diaspora (4:22)
60. Mando - Ligo Ligo (3:54)
61. Anna Vissi - Se Thelo Me Thelis (4:35)
62. Elana Gkrekou - Den Milao Me Agnostous (3:25)
63. Kostas Pavlidis - San Tragoudi Pediko (4:22)
64. Peggy Zina - Ime Kala (4:01)
65. Vassilis Karras - 8a to kanw to eglima (3:08)
66. Notis Sfakianakhs - Den ta pas poytena (3:15)
67. Kaiti Garbi - Hlios H Vroxh (4:00)
68. Giorgos Mazonakis - Foveri (3:03)
69. Antique - Opa Opa (3:35)
70. Anna Vissi - Taseis Aftoktonias (4:11)
71. Thanos Petrelis - Mesanuxta Kai Kati (4:31)
72. Kostas Pavlidis - Levko Skotadi (4:33)
73. Antique - Antique - Dinata Dinata (3:18)
74. Eirini Merkouri - Krata Me Ksana (4:01)
75. Omega Vibes - I Patrida (3:39)
76. Thanos Petrelis - Wraia (3:36)
77. Despina Vandi - Anaveis Foties (4:24)
78. Sotis Volanis - Poso Mou Leipei (4:11)
79. Kostas Pavlidis - The Rom of the Fire (4:01)
80. Anna Vissi - To Poly Poly (4:27)
81. Despina Vandi - O Perittos (3:51)
1. Pashalis Terzis - Lew (3:11)
2. Vassilis Karras - Kala pou brexei (4:04)
3. Antipas - Antipas - Eglima Kardias (4:40)
4. Antonis Remos - Monos mou (3:08)
5. Balantis - Pernaw Kala (3:42)
6. Elli Kokkinou - Erota Mou (3:23)
7. Glykeria - Min Perimenis Pia (2:58)
8. Kazatzidis - Bradiazei (3:32)
9. Eleana Papaioanniou - Fila Me (Mi Les Polla) (2:45)
10. Anna Vissi - Treno (4:51)
11. Kaiti Garbi - Esena Mono (2:56)
12. Natasa Theodoridou - Axaristi Kardia (2:57)
13. Notis Sfakianakis - O Aetos (3:43)
14. Nikos Vertis - Pes To Mou Ksana (3:13)
15. Terzis & Natasa Theodoridou - Den Thelo Tetious Filous (4:21)
16. Peggy Zina - Ena (3:39)
17. Dalaras - Stin Alana (3:16)
18. Anna Vissi - Ekpliksi (4:20)
19. Despina Vandi - A Pa Pa (3:07)
20. Elena Papaioannou - Thessalonikia (3:39)
21. Hristos Kipriandis - Sti Saloniki (3:27)
22. Eva Milli - Sagapo Akoma (3:40)
23. Kostas Pavlidis - Jastar Amenge Dur (6:00)
24. Stelios Rokkos & Terzis - Fili (4:21)
25. Sotis Volanis - Tak Tak (3:09)
26. Vasilis Petridis - Isouna Ligi (3:27)
27. Thanos Petrelis - Kernaw (4:13)
28. Aggelikh Hliadh - Pote Den Efyges (3:42)
29. Elena Paparizou - H Agapi Mou Me Denei (3:55)
30. Periklis - Tin Aggalia Sou Thelw (3:48)
31. Natassa Theodoridou - Ti Fteo (3:28)
32. Kostas Doxas - Lexi Lexi (3:51)
33. Eva Milli - Anapolw Ka8e Stigmh (3:34)
34. Giorgos Tsalikis - Gia Sena Tha Spao (3:06)
35. Anna Vissi - Egw Mwro Mou (3:55)
36. Dionysis Makris - Mou Eipes Psemata (3:28)
37. Giannis Ploutarxos - Ax koritsi mou (3:53)
38. Despina Vandi - Yannis Parios - Adiexodo (3:03)
39. Stavros Fotiadis - Nihat Zahar - Afto to tragoudi (3:51)
40. Nikos Kourkoulis - Ta Paidia Ton Fanarion (3:19)
41. Notis Sfakianakhs - O Stratos (3:35)
42. Pashalis Terzis - Paliokairos (3:35)
43. Kostas Pavlidis - Ta Tragoudia Tou Theou (5:42)
44. Pashalis Terzis - Dikaioma Sou (3:50)
45. Vassilis Karras - Tha Mou Kleises To Spiti (4:32)
46. Stamatis Gonidis - Sou Xreiazatai (3:15)
47. Thanos Petrelis - De tha xwrisoume pote (4:55)
48. Angela Dimitriu - Maghapas (4:04)
49. Despina Vandi - Horismeni (3:35)
50. Eva Milli - Kapste Ta Ola (1:39)
51. Kostas Pavlidis - Megalo Paramithi (4:32)
52. Nikos Nomikos - Apopse Gine (2:54)
53. Nikos Vertis - Den eho esena (4:01)
54. Peggy Zina - Tolmas Ki Eheis Parapono Esi (3:32)
55. Sotis Volanis - Thelo Na Do (3:21)
56. Triantafillos - Pia Nomizis Oti Ise (4:17)
57. Theodosia Stiga - Ela Mia Nichta (3:15)
58. Periklis - Paraponiara Magissa (3:49)
59. OmegaVibes - Diaspora (4:22)
60. Mando - Ligo Ligo (3:54)
61. Anna Vissi - Se Thelo Me Thelis (4:35)
62. Elana Gkrekou - Den Milao Me Agnostous (3:25)
63. Kostas Pavlidis - San Tragoudi Pediko (4:22)
64. Peggy Zina - Ime Kala (4:01)
65. Vassilis Karras - 8a to kanw to eglima (3:08)
66. Notis Sfakianakhs - Den ta pas poytena (3:15)
67. Kaiti Garbi - Hlios H Vroxh (4:00)
68. Giorgos Mazonakis - Foveri (3:03)
69. Antique - Opa Opa (3:35)
70. Anna Vissi - Taseis Aftoktonias (4:11)
71. Thanos Petrelis - Mesanuxta Kai Kati (4:31)
72. Kostas Pavlidis - Levko Skotadi (4:33)
73. Antique - Antique - Dinata Dinata (3:18)
74. Eirini Merkouri - Krata Me Ksana (4:01)
75. Omega Vibes - I Patrida (3:39)
76. Thanos Petrelis - Wraia (3:36)
77. Despina Vandi - Anaveis Foties (4:24)
78. Sotis Volanis - Poso Mou Leipei (4:11)
79. Kostas Pavlidis - The Rom of the Fire (4:01)
80. Anna Vissi - To Poly Poly (4:27)
81. Despina Vandi - O Perittos (3:51)
2009
Sevdigim adamin sorusuna yoo prostat dedim. yukselen tansiyonunun, fenalasmasinin sebebi prostat, bisey yokmus..
kalp mi dedi bana, israrla yoo dedim degil..
Dili surctu, akli haliyle basinda degildi zaten..
Rasgele sordu..
degilmis..
kalpmis..
bordro rengi yuzuyle, uyusmus koluyla, gogsum diye inleyen haliyle ilk defa hayatimda kolumda tasidim onu. Vucudu mu kuculmus, ben mi irilesmisim, yillar hangi ara gecmis.. ilk defa gozunu acsin diye, goz kapaginin icerisini delercesine baktim icine icine. acti. acar acmaz kalkti. gidelim buradan dedi. gittik. ciktik. buraya geldik. ben bira iciyorum su an karsisinda, sevdigi yasmin levy cd'sini verdim. onu caliyolar.. o raki tabi.. hem de bu saatte.. istiyosa icecek..
arabayi kullandirdim gelirken. 10 dakika sonra yorulunca gectim koltuguna, o kullanırken 40 km hizla gitmesine kizmadim. Hatta one bile oturmadim. 20 yil onceki gibi iki koltuğun arasında durdum, arka koltugun hemen onunde.. fren yapsa hemen fırlayacakmış gibi, ama tıpkı çocukluğumdaki gibi..
Kalbinin calismak istemedigini ogrendim dun.koroner arterlerde yuksek seviyelerde kan akiminin kesilmesi sonucu kalbin beslenmesi olmuyormus. uykuda dikkat etmeliymisiz cunku bir enfarktus veya spazm seklinde degil de kriz seklinde olabilirmis..mis..mis.. kacinilmaz birsey oldugu suymus ki, o da kalbi besleyen iki ana arterin yuzde olarak yarisindan fazlasinin tikali olduguymus... mus.vs..
Olmek istiyorum diyen adami raki icmeye getirdim, sevdigi yer, sevdigi sarki, sevdigi ben. olmek istemesin diye..olmadigim yerdeyim.
gulumsuyorum. gulumsuyorum. ne diyecegimi bilemiyorum. ne hissedecegimi bilemiyorum. eve gidince odama kapanip hickira hickira aglamak istiyorum.
arsizim ben. seviyorsam deli gibi arsiz, yuzsuz olurum. yine yuzsuzluk yapiyorum masada. kolumu atiyorum. fikra anlatiyorum. kahkahalarla guluyoruz. hem de nasil.
odama oturup hickira hickira aglamak istiyorum.
Babam.canimin taa içi babam.
kalp mi dedi bana, israrla yoo dedim degil..
Dili surctu, akli haliyle basinda degildi zaten..
Rasgele sordu..
degilmis..
kalpmis..
bordro rengi yuzuyle, uyusmus koluyla, gogsum diye inleyen haliyle ilk defa hayatimda kolumda tasidim onu. Vucudu mu kuculmus, ben mi irilesmisim, yillar hangi ara gecmis.. ilk defa gozunu acsin diye, goz kapaginin icerisini delercesine baktim icine icine. acti. acar acmaz kalkti. gidelim buradan dedi. gittik. ciktik. buraya geldik. ben bira iciyorum su an karsisinda, sevdigi yasmin levy cd'sini verdim. onu caliyolar.. o raki tabi.. hem de bu saatte.. istiyosa icecek..
arabayi kullandirdim gelirken. 10 dakika sonra yorulunca gectim koltuguna, o kullanırken 40 km hizla gitmesine kizmadim. Hatta one bile oturmadim. 20 yil onceki gibi iki koltuğun arasında durdum, arka koltugun hemen onunde.. fren yapsa hemen fırlayacakmış gibi, ama tıpkı çocukluğumdaki gibi..
Kalbinin calismak istemedigini ogrendim dun.koroner arterlerde yuksek seviyelerde kan akiminin kesilmesi sonucu kalbin beslenmesi olmuyormus. uykuda dikkat etmeliymisiz cunku bir enfarktus veya spazm seklinde degil de kriz seklinde olabilirmis..mis..mis.. kacinilmaz birsey oldugu suymus ki, o da kalbi besleyen iki ana arterin yuzde olarak yarisindan fazlasinin tikali olduguymus... mus.vs..
Olmek istiyorum diyen adami raki icmeye getirdim, sevdigi yer, sevdigi sarki, sevdigi ben. olmek istemesin diye..olmadigim yerdeyim.
gulumsuyorum. gulumsuyorum. ne diyecegimi bilemiyorum. ne hissedecegimi bilemiyorum. eve gidince odama kapanip hickira hickira aglamak istiyorum.
arsizim ben. seviyorsam deli gibi arsiz, yuzsuz olurum. yine yuzsuzluk yapiyorum masada. kolumu atiyorum. fikra anlatiyorum. kahkahalarla guluyoruz. hem de nasil.
odama oturup hickira hickira aglamak istiyorum.
Babam.canimin taa içi babam.
Inscription à :
Articles (Atom)