5/02/2017

Konuşurken
Kendini iyi hissettiğin insanı
Sakın kaybetme
:)



fazla düşünme sorunu olan insanların ortak yanları

Dram içerir..

Fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için bu konuya da yer vereyim dedim.

1) Her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

2)Pratiktirler;
hemen her konuda bir çözümleri vardır.. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

3)Çok yönlüdürler;
Fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. Odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. Çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

4)Bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt hissiyatına girerler;
Çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

5)Geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

Karar verme guclugu olabilir, himmmm bu durum suna yol acar ama boyle olursa da soyle olmaz aaa o zaman boyle yapsaaak, yok lan yok oyle hic olmaz...derken ustunde dusunulen mevzu zaman asimina ugramis bile olabilir.. gönderilmesi gereken şey hiç gönderilmeden kalıverir.

Genelde mükemmelliyetçidirler. Bir olayı on çeşit yerden yorumlayabilirler. on çeşit yerden çıkan olaylar hakkında on çeşit senaryo üretip o on çeşit senaryoya karşı on çeşit çözüm oluştururlar. Böylelikle her şeye hazırlıklı olurlar, hiçbir şey onlar için şans değildir.


Soz vermek konusu en bunaldiklari konulardan biridir.
Plansiz hareket etmek isterler cunku her an her sey degisebilir kafalarinda.

Çok fazla düşünmekten yorulurlar.
hatta konuştuğu anda bir yandan başka şeyler düşündüğü için saçmaladıkları veya kelimeleri söyleyemedikleri de olmuştur.

Saçları olağandan hızlı beyazlar.

Gözleri herkesten yorgun bakar.

Çok konuşurlar.

Çok ağlarlar.

Çok anlarlar.

Odaklanma sorunudur. Her ne kadar günlük aktivitelerini yerine getirmeye çalışsalar da beyin kafasına göre hareket ettiği için yaptıkları şeye genellikle odaklanamazlar.

Genelde kafaları karışıktır. Çağrışımlarla daha çok karışabilir; bir ses, bir koku, bir mekan vs. konuşmaları dağınıktır bu nedenle yer yer anlaşılmama problemi çektikleri görülür.

Düşündükleri her şeyin nedenini sonucunu anlamaya çalışırlar. Temellendirme, somutlama ve çözümleme ihtiyacı duyarlar. Yine bu durum da fazla düşünmelerine ve ayrıntılarda boğulmalarına sebep olur.

Uykusuzluktan bayılana kadar yatağa girmek istemezler çünkü yatak onların korkulu rüyalarıdır, gün içinde düşündüklerinin 10 katı (ölçmedim tabii sallama) fazla düşünürler. Gece uyuyamama ya da uyumak için çaba göstermeme eğilimleri bundan kaynaklanır. Ya da anlatamadıkları çoğu şeyi sümenaltı etmek için bu sefer de deli gibi uyurlar..

Düşüncelerindeki düzensizlik ruh durumlarına yansır. Bir anda inanılmaz üzgünken, akla gelen başka bir şey aniden keyiflerini yerine getirebilir. Böyle anlarda da ben ruh hastası mıyım acaba diye düşünmeye başlarlar..

Kısacası kafalarının içi sorularla dolu bir çöplük gibidir.

Beyninin limbik yuvarlağı baskısı nedeni ile başkaları için yaşamanın anlamsızlığını da çözmüş insandır aynı zamanda. Diyalogların veya multialogların samimiyetsizliğini gereksizliği ile birleştirince, insanlar arası ilişkilerin ne denli gereksiz olduğunu da düşünmüştür. Bunları düşündüğü için de yoluna monologları ile devam etmektedir, zira monologlar da döngüyü devam ettirir yani düşünmeye kaldığı yerden devam ettirir. 
Duygular ile yaşamayı ve duyguların hamallığını yapmayı, insanlara eziyet olarak görür. Kendisi ise bu duyguların basit veya karmaşık birer kimyasal reaksiyondan kaynaklandığını bilir ve beyin kabuğunu, kendi beyin kabuğu ile yönetir.

Düşünmenin dehşete düşürdüğü şeyler en mutlu zamanlarında akıllarına gelip intihar edeleri gelir..

Mukemmelliyetcilik, alinganlik, agresyon.

Zaman algıları yoktur.
Söz verdikleri yere ya çok erken ya da çok geç giderler.

Bazen cümle kurmakta zorluk çekerler. Kafalarında bin tane şey geçtiğinden yanlışlıkla düşündükleri şeyleri dile getirebilirler.

Hayatları yaşanmadan binlerce kez yaşanıp bitmiş hayat müsvetteleriyle dolup taşmış, beyinleri bu karalamalarla uğraşmaktan hayatın asıl nüshası olan gerçek dünyaya yabancılaşmıştır. Genellikle "hayır." kelimesini doğru düzgün kullanma yetileri gelişmemiş ; eş, dost, akraba, arkadaş nevinden tüm tanıdıklarının can simidi, kurtarıcısı ve hatta çoğu kez ayakçısına dönüşmüşlerdir. Aslında onlar da diğer insanlar gibi "evet"lerin yanında "hayır"ları da taşırlar içlerinde ama onlardaki "hayır" bile dudakları arasından dökülürken karşı taraftakine reddedilmişlik hissi telkin etmekten uzaktır. Karşılarındaki insanlar bilirler ki az evvel "hayır" diyen o ağız, ürkek çırpınışlarla harfleri şekillendirip boğumlayan o tatlı dil her zaman bir "evet"i de saklar dişlerin kenarında bir yerlerde.. Ve karşıdaki kişi de omuzlayıp kırıverir, o istemsiz "evet"leri almak için ağzındaki ve yüreğindeki tüm kemikleri..

Aşırı düşünmenin getirdiği eylemsizlik.
Sakin bir görüntünün altında yatan patlamaya hazır sinirler.

Soğuk,donuk bir yüz ifadesi..

Ve canlı varlıkların tüm acısı..

Zihinlerini sürekli meşgul ederek, ruhsal yaralarıyla yüzleşemezler.

"Bilmek acı verir" sözünü dibine kadar yaşarlar ve genelde dünyanın gidişatı acılarını arttırır..

Bir anda ağzından saçma sapan bir cümle çıkabilir. Anlatmak istediği şeyi nokta atışı anlatayım derken tamamen saçmalar, cümleye başlar ne söyleyeceğini unutur, pes eder ve kenara çekilir. Bazı konuşma ortamlarından çok fazla sıkılır çünkü kimin ne söyleyeceğini tahmin ediyordur ve konuşulan konuyu zaten baştan aşağı bitirmiştir kafasında.

Çok iyi niyetli olduğu söylenebilir. Bazı durumlarda kibirli olduğu da söylenebilir ki, bunun zaten farkındadır ve bunu da zihninde yılan gibi dolandırarak kendini cezalandırır zaten. İnsanlarla gerçekten yakınlaşmaktan imtina edebilir çünkü aynı dili konuşamayacaklarsa beynindeki tek tük boşluklara yeni bir sorumluluk yüklemeye gerek yoktur..

Serverlarda yer kaplayan ve hiç kullanılmayan milyarlarca dosya ansızın aklına gelir hafiften keyfi kaçar.

Siyaset ve sosyoloji kafasında bir cnn türk yayını gibidir aksamadan devam eder. Geçmişi ise bu yayındaki nagehan alçıdır. Ara ara kemirir beynini..

Belkide;
Çok kolay yalanlara inanabilmeleri, 
Çabuk vazgeçmeleri,
Kendilerini heran kandırabilmeleri,
Görece zayıf karakterleri ve birşeye/birşeylere bağımlı oluşları sigara çay kahve alkol vsvs
Ya da hiç birşeye bağımlı olmamaları,
Fazla takıntılı oluşları,
Aşklarına sadık olmaları,
Paradan ziyade bilgiye aç olmaları,
Sürekli çalışan bir zeka fakat hatalara düşmeyi her seferinde tekrarlıyor olmaları,
işlerini son dakikaya bırakmayı..
tek düze hayat seçimleri..
Şikayetçi olmaktan sıkılıp ve sıyrılıp kreatif pratik yöntemler üretmeleri,
Aslında herşeyi kendilerinin bilmediklerini bilmeleri,
Bilemediklerini soramama cesaretsizliği..
Kaybedilen aşklara, hüzünlü sevdalara, okunmamış yarım kitaplarını kimseyle paylaşmamaya,
terkedilmiş sevgililer bırakmaya,
mantığın yoğunluğunun gerçek hayatla çarpışmasına şahitlik eden gözlerinin, zihnin yetersizliği ve çaresizliğinin yaşadığı perişanlığını resmetmesini izlemesine dayanamaması hallerini çok içerden, çok tanıdık, çok yakınen yaşarlar..

Merhametlidirler.
Laf salatası yapabilirler.
Sokak köpeklerine ve kedilerine selam vermesi
ağır yalnızlıklarındandır.
Bazen o kadar fazla düşünürler ki, konuşmaya üşenirler. Zaten konuşsalar da akıllarındakini asla aktaramayacaklarını, kendileri aktarsa bile karşısındaki kişinin ne derece anlayabileceğini biçer tartarlar ve anlatmamaya karar verirler..

Olan bitenin farkındadırlar ancak olan bitenin farklı bir zaman çizgisindeki halini kurguladıkları için farkında değillermiş gibi yaparlar.. paralel evren kesinlikle vardır ve zaman sadece dünyanın ticaret yapabilmesi amacıyla uydurulmuş birşeydir..

Genelde salak olduğunu düşünenlerin olduğu bir ortamdaki en zeki varlıklardır ancak bunu kanıtlama ihtiyacı hissetmezler.

Paranoya bir yaşam tarzı haline gelir.

Overthinker olunur.

Konsantre olamazlar
Konsantre olamazlar
Konsantre olamazlar

Tabi ki de kabizlik.. kronik olarak kabizdirlar.

Önlenemeyen alınganlık, hassasiyet ve ucu bucağı olmayan kaygıları vardır. Yani aslında düşüncelerini boyutlandırma çabası.. Bununla beraber gelen psikolojik sorunlar. 

Migren ve hipertansiyon bu tip insanları daha çabuk avucuna alır.

Kesinlikle intikam alırlar..

Sinirlendiklerinde insanı çıktığı yere tek parça sokarlar..


Hangi ruh haliine sokarsan oraya cuk otururlar, yabancılamazlar.
Milleti düşünücem diye o kadar çok empati yaparlar ki hiç bir ruh halini yadırgamazlar..

Ve genel olarak; bu kadar düsünmekten, bu kadar kırıldım diyememekten, bu kadar anlaşılmayacağını bilmekten mütevellit ruhu yaralarla dolu naif insanlardır bunlar..

Üzmeyin lan bu insanları!..
Kederleri akşamdan sabaha bitmez zira!
Üzmeyin işte..