"Annemin bir şey istemesi üzerine tavan arasına çıktım ve karşılaştığım manzara karşısında gözümde şimşekler çaktı.
Annemin çatı diye adlandırdığı ancak çok Amerikanca tınladığı için benim tavan arası demeyi tercih ettiğim bu yerde, ihtiyaç duyulmadığı için kaldırılmış mobilyalar, bir heves alınıp sonradan hiçbir işe yaramadığı fark edilmiş ya da daha yeni modelleri çıktığı için atılmış birtakım cihazlar, sahipleri büyüdüğü için vazgeçilmiş oyuncaklar, içinde ne olduğunu bilmediğim karton kutular ve sınıflandırmaya üşendiğim bi dünya ıvır zıvır ... Oldukça uzun zamandır buraya hiç çıkmamıştım ve sıkıntıdan tehlike sinyalleri veren tüm iç organlarımı da yanıma alıp derhal burayı keşfe daldım...
Önce biraz bahsettiğim cihazları karıştırdım. Halı yıkama makinesiyle tüplü televizyonu birleştirip sonra da işte bunları amfiye bağlasam ve bir mouse yardımıyla yönetsem filan derken saçmaladığımı fark edip yün sepetine yöneldim. Oha bunlarla hırka, battaniye veya çadır örebilirdim. Nah örebilirdim. Bende o sabır ne gezer. Dambıllara yöneldim ve Rocky’yi düşünerek birkaç kez kaldırdıktan sonra bu kadar kasın bana yeteceğine karar verdim çünkü kollarım ne biçim de koptu. Kolilerin birinin üstünde bir yumurta gördüm. Oyuncak mı gerçek mi olduğunu anlamak için şöyle bir pıtlatayım derken kırılmasın mı? Kırılınca parmağım içine girmesin mi? Girince ben feryat figan bağırarak alt kata koşmayayım mı? Koştum. Çünkü bu bir dinozor yumurtası olabilirdi sonuçta. Ama değilmiş. Annem baktı. Karga yumurtasıymış meğer. Ehi.
Tekrar yukarı çıktım ve içinde ne olduğunu bilmediğim kutuları açmaya başladım. Sonra işler değişti.
Böyle şeyler yapmadan önce karşılaşabileceklerinize kendinizi hazırlamanız gerekir. Çünkü eski ve tozlanmış kutulardan genellikle insanın üstüne hatıralar atlar. Ve hepimiz çok iyi biliriz ki hatıralar sadece hatıradır ve bir daha hiç yaşanmayacaklardır.
Bir reçete buldum. Teşhis kısmında parietal kitle yazıyor. Tıbbi adını unutmuşum. Halbuki o zamanlar bir çözüm bulmak adına ne çok doktora sormuştum bunun anlamını. Ne diyordum, bir daha hiç yaşanmayacaklar.
Kasetler, gazete kuponlarıyla alınmış ansiklopediler, buradan bakınca içine nasıl sığdığımızı aklımın almadığı küçüklükte kıyafetler, günlükler, mektuplar, fotoğraflar, sapan,kayak maskesi, ablamın resim defteri filan. Bir sürü şey bir anda kullanıldıkları zamanların sesleriyle gelip üstüme çullandılar anlayacağınız.
Sonra kutuları ve hatırlattıklarını bir tarafa bırakıp işe giriştim ve temizledim.Muhtemelen burayı hiç kullanmayacağım ama iyi oldu yine de, yeniden unutmak için zaman geçti.
Tüm bu anlattıklarım doğrultusunda size şu kadarını söyleyebilirim; hatıralarınızı çok kurcalamayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra."