8/04/2015

yel değirmenleri

teneke kafalı don kişot
"Biz bu savaşı kazanamayız Panzo. " dedi midillisinin yanında yürüyen Don Kişot. Büyük büyük büyük dedesi gibi bir atı tercih etmemişti. Ama neden bir midilliyi tercih ettiği ve neden midillisinin yanında yürüdüğünü kimse bilmiyordu. Bu halde bir gökdelenin önünde oluşabilecek en garip görüntüyü oluşturdular. . Bir soytarı, sevimli bir Midilli ve kendini şövalye sanmaktan uzun süre vazgeçmiş olan Don Kişot. Amaçları gökdelene savaş açmaktı. Ama her zamanki gibi yanlış yolu seçmişlerdi. Gökdelenler yerden devrilmek için fazla yüksektiler ve ellerindeki tek silah, ucu körelmiş bir kurşun kalemdi. İşler Don Kişot için hiç iyi gitmiyordu. Belki de bu işten vazgeçmeliydi. Evet evet. Vazgeçmek bu zamanda yapılabilecek en doğru şeydi. Herkes bir şeylerden vazgeçiyordu çünkü. O neden geçmesindi. Öyle yaptı..

"Vazgeçiyoruz Panzo. Bu savaş bizim değil. Ve asla kazanamayacağız. Sadece aptallar kazanamayacağı bir mücadeleye devam eder." dedi..
"Aptallar ve gerçekten inananlar."
"İnanmak dahil değil Panzo. İnanarak başkasının olan şeyleri ele geçiremezsin.. Bu seni haklı kalmaz. Bu seni ancak hırsız kılar. Ve ben Panzo bir hırsız değilim ve asla olmadım. Şimdi siz gidin ve beni yuvarlağın birinci köşesinde bekleyin. Benim biraz daha işim var." dedi. Gitmek istemeseler de, göndermek istemese de ikisini de kovdu. Bir süre kör bir kalemle nasıl yazacağını düşündü. O sırada oradan geçen İspanyol bir beyefendiden yardım istedi. Yazar olan bu beyefendide aradığı şeyi buldu ve kısa sürede kalemini sivriltti. Artık nerdeyse hazırdı. Garip görüntüsüne aldırmadan danışmada karşılaştığı görevliyi kolayca alt ederek asansöre yöneldi. Binalar yükseldikçe insanlık alçalıyordu. 300 metrelik binanın en tepesine çıktığında bütün şehri ayakları altında görebiliyordu. Ama bu ona özgür olmaktan çok tutsak olma hissini aşılıyordu. Birkaç şarkılık beklemeden sonra Don Kişot kendini gökdelenin tepesinden serbes düşüşe geçen bir hayal gibi bıraktı..