Parmakların buruşunca, bi de karnın acıkınca eve gidilir. Annenin zoruyla uyunur. Sonra evlerin önüne inilir, kumdan kale, çamurdan baraj, bilumum bahçelerden toplanan salatalık domateslerle evcilik tencerelerine yemekler yapılır, bisiklet yarışlarıyla aynı gün içinde 45 defa düşülür, o çocuk dizler o yara kabuklarından bir türlü kurtulamazdı..
Sonra akşam olur, nolur 10'da geliyim'lerle dolu bir akşam yemeği yenir.yaş hala küçükse gidilir duvarda çekirdek yiye yiye bütün gece oturulur, yaş büyüdüyse göksu diskoya gidilir, dr.alban no coke eşliğinde sallanılır, göz hep kapıda ya da saatte olur.yaş biraz daha büyükse makyaj yapma denemeleri sonucu en güzel bişey giyilir, fm'e gidilir, bira söyleyip 3'e bölmek büyüklük sayılır, beklenir de beklenirdi. Jandarma gelene kadar, enver abi; hadi siz çıkın diyene kadardı bütün o sabahları olmayan geceler ;)
Benim sokakta oynama alışkanlığım yok..o yüzden ben herşeyini iple çekerdim tatlısuyun. Karnelerin alındığı günle okulların açıldığı güne kadarki araya hayat sığdırmaya çalışırdık. Tatlısu benim ebedi alışkanlığım.yine gelirim, yeni gelirim, hep gelirim..:)