Kimsenin birbiriyle aynı yolda rastlaşamadığı, rastlaşmak için olağanüstü mücadeleler verdiği, savaşların içinden çıktığı, aslında isteyip istemediğini bile bilmediği ve herşeyi bir çırpıda tükettiği yirmi birinci yüzyılın ortasında ben senin sokağından vazgeçemiyorum.. ne garip değil mi?
Bir daha hayatında aşık olamayacaklar cemiyeti ne çok kalabalık ve ne çok hüzünlü.. Bu güzel, yağmurlu nisan gününde bile..
1- Ergenlik dönemlerinin yazlık çay bahçelerinde kalabilir misin lütfen?
Aylardan eylül olsun, okullar da açılıyor o bahçe de kapanıyor olsun.. Alpay sussun / Eylül'de gelen olmasın. Sonrasıysa okul yolunda bekleyen de..
Aylardan eylül olsun, okullar da açılıyor o bahçe de kapanıyor olsun.. Alpay sussun / Eylül'de gelen olmasın. Sonrasıysa okul yolunda bekleyen de..
2- Bandırma'ya götürmüş ve dönerken yanıma almamış da olabilirim seni çözümse? Hem o kadar çok şey bıraktım ki, yalnız hissetmeyeceğin gibi bir yer bulabilirim sakince. Belki de seversin.
3- Ya da 7 yaş Ağustos öğleden sonrası ve deniz sonrası uykusu olarak değiştirebilirim adını, mutlu olacaksan? Ben bundan o kadar gocunmayabilirim. Hafif rüzgarlı öğleden sonralarını çok severim hem. Islak saçla uyursun. Hasta da olmazsın, Ağustos..
4- Ankara? Karanfilde bi boncuk tezgahında bıraksam? Hergün geçtiğim. Hergün yeniden şaşırdığım karanfil. Ama şaşıracağımdan beni hiç yanıltmayan bir de, sokak denmesine ihtiyacı bile olmayan, sadece karanfil desen herkes anlamaz mı zaten? Anlatmadan anlaşılmak istemez misin sen de?
Koyamıyorum, bulamıyorum, söyle hangi anının arasına sıkışmak istersin? Hangi şehrin otobüsünde televizyonun altındaki filenin içine sokacağım, ve inerken alsam mı almasam mı hengamesinde vazgeçip orada bırakacağım?..
Neyse boşver,
Ve neyse.. sadece sevgiler/selamlar..