1/04/2013

Baader Meinhof Fenomeni Nedir? Algıda Seçicilik mi Tesadüf mü?

Baader – Meinhof: Daha Dün Öğrendim Bunu!

Aslında başıma sıkça gelen, bir şeyi öğrendikten hemen sonra onunla tekrar karşılaşmam durumundan zaten bahsetmek istiyordum burada ama zaten epey yazılıp çizilip konu üstüne..
Yeni bir şey öğrendiğimizde (aşık olduğunuz kişinin ismi gibi) bunu her yerde görürüz. Psikoloji’de bu duruma Baader-Meinhof etkisi denir.Nedir? Yakın zamanda öğrenilen bir şeyle kısa bir süre içerisinde tekrar karşılaşılması. algıda seçiciliğin bir sonucudur.
Baader Meinhof Fenomeni (Görüngüsü), bir insanın önceden hiç duymadığı ya da dikkat etmediği bir şeyi bir kere duyduktan sonra tekrar tekrar birkaç kere daha duyması ve bu durumu şaşkınlıkla karşılaması durumudur. Adının 70'lerin Alman şehir terorist örgütü Baader Meinhof olmasının sebebi bu adı ilk defa duyan sonra birçok yerde birden karşılaşmaya başlayan bir ABD'linin bu durumu St. Paul Pioneer Press okuyucularıyla paylaşması ve birçok kişinin de "Bana da oldu" tepkisi vermesidir.
Mesela şimdi Baader Meinhof Görüngüsünü ya da bas-ü badelmevt'i ilk defa şimdi okudunuz, birkaç gün içinde üç dört yerde görürseniz o zaman şaşkınlığınızı Baader Meinhof diye tanımlayabiliriz.


Son günlerdeki kimi hassas olaylar dolayısıyla şahsımda vuku bulan tepkiler, tepkilenmeler sonucu yaşadığım "acaba ben x miyim?", "acaba ben farkettirmeden, güdülmek maksadıyla x leştirilmişlerden miyim" gibi iç sorularıma yönlendirmiştir kendisi beni.

Baader-Meinhof fenomeni, günlük kullanımda çok fazla yeri olmayan, nadir bir ifadeyi ilk defa duyduğunuzda ya da orijinal bir şey öğrendiğinizde, bunun hemen kısa bir süre sonrasında bu bilgi ya da ifade ile yeniden karşılaşmaya deniyor. Başa gelmeyen bir şey değil; “Daha yeni öğrenmiştim bunu!” diye şaşırıp o zamana kadar hayatımızda yeri olmayan bu bilginin hemen karşımıza çıkmasına hayret ederiz zaman zaman. Yani Baader-Meinhof fenomeni diye bir şeyi birkaç gün önce duymuş olmanız gayet mümkün. Öyle olmadıysa bile yakında duyabilirsiniz.

Bu durum şöyle açıklanıyormuş: 

Farklı bir şey öğrendiğimizi düşündüğümüzde algılarımız o şeye karşı daha açık oluyor ve onunla tekrar karşılaştığımızda daha çok ilgimizi çekiyor. Algıda seçicilik durumuyla yakından alakalıymış yani.

Bu fenomenin adını alması ise 1986 yılında Terry Mullen isimli bir okuyucunun, tarihte Baader-Meinhof ismi ile var olan Alman gerilla grubunun varlığından haberdar olduktan sonra bunun daha çok karşısına çıktığını St Paul Pioneer Press gazetesinin ilan köşesine bildirmesinin ardından diğer okuyucuların da benzer vakalar iletmesi üzerine gerçekleşiyor.

Peki sadece basit bir tesadüften ibaret gibi görünen bu olayın neden böyle havalı bir adı var? 

Geri Kalanı Dr.Bedri Ruhselman 'ın  Ruh ve Kainat isimli kitabından: (Soaydı-eser ilişkisi)
Öğrendiğimiz şeyin enteresan olduğunu düşünüyoruz ve sonrasında bununla yeniden karşılaştığımızda algılarımız ona karşı eskisinden daha açık oluyor. Bunun genellikle şans ya da tesadüfle ilgisi yok. Yeni bir şey öğrendiğimizde ya da aklımıza kendimizce ilginç veya önemli bir şey takıldığında, bu şey dış dünyada daha çok igimizi çekiyor. Algıda seçicilikolarak tanımlanan psikolojik durumla yakından ilgili bu hal. Bir daha karşımıza çıktığında bizi şaşırtan durum ne ise, aslında hep oradadır ama henüz bizim için kritik hale gelmemiştir. Dikkatimizi bile çekmeyen tonla enteresan nesne ya da olayla karşılaşıp duruyoruz ama henüz haklarında bir şey öğrenmediğimiz için onları es geçiyoruz. İnsan beyni her şeyi bir seferde algılamaya yetkin olmadığı için, odaklandığımız şeylerin sınırı var.
İnsanlar hayatta bazen, ummadıkları, beklemedikleri, bazen kendilerini üzen, bazen de mutlu eden sürpriz olaylar için tesadüf sözcüğünü kullanırlar. Fakat sürpriz ve tesadüf farklı şeylerdir. Örneğin; hiç beklemediğiniz bir anda, beklemediğiniz bir misafirin gelmesi sürprizdir ama tesadüf değildir. Hayatta hiç bir şey tesadüf ve şans eseri değildir. İnsan gibi özel bir varlığın hayatının tesadüfe bırakılması düşünülemez. Özellikle tarihteki büyük değişimler, tesadüflerin değil, ciddi iradi gayretlerin eseri olmuştur. Evrende tesadüf diye bir şey yoktur çünkü her şey Ruhsal İdare Mekanizması’nın bilgisi ve planı dahilindedir. Ama biz insanlar açısından, planlı hareketlerle spontane hareketler arasında bir fark vardır ve buna da tesadüf denir. Evrende her şey tıpkı bir puzzle parçaları gibi yerine oturur. Dev puzzle ise Levhi Mahfuz’dur. Orada hiçbir tesadüf ve rastlantı mekanizması yoktur. Ruhsal İdare Mekanizması tesadüfe yer verir mi, olasılık hesabı yapar mı? Olasılık hesabı ışıktan yavaş giden sistemler için geçerlidir. Ruhsal İdare Mekanizması’nın ışıktan yavaş giden bu evreni kontrol sırrı olarak belirsizlik ilkesi vardır çünkü her şey sebep-sonuç yasası gereği işler. Kainatta tesadüf diye bir şey yoktur. Her şey en ince detaylarına kadar incelenerek hazırlanmıştır. Amerika’ da bir kelebeğin kanat çırpması, Japonya’ da bir kasırga meydana getirebilir. Varlık için önemli olan, yaşadığı olayların onu hangi hedefe yönlendirdiğini anlamaktır. Hedef bellidir ama biz bilemediğimiz için olayların akışına kapılır, sürüklenir gideriz. Yapacağımız en önemli davranış, kendimize belli bir hedef belirlemek ve o hedefe doğru emin adımlarla bıkmadan, vazgeçmeden yürümektir. “Hedefi olmayan gemiye, rüzgarlar bile yardım edemez.”
ich gehöre nicht zur baader meinhof gruppe





1/01/2013

Duyduğum en güzel kokuydu..

yüzlerce kilometre uzaktan anımsayabildiğimin artık sadece bunun olmasına mı sevinmeliyim, yoksa kokunun gecenin bi saati bi Anadolu şehrindeki, aslında gayet severek yerleştiğim sevimli otel odamda bütün bu ahşap olan herşeyin arasında, onların kokusuna inat burnumu sızlatmış olmasına mı üzüleyim bilmiyorum.. ama gerçekten duyduğum en güzel kokuydu.

Oysa ben senden bir bardak su istedim, Karadeniz'i değil diye diye Karadeniz'in kıyısına kadar geldim. Ankara, Çankırı derken..

Sımsıkı at kuyruğu saçlarım, ısrarla sürmeye devam ettiğim parfümüm ve her sabah özenle boyadığım çizmelerimle hala her an evimden biraz daha doğuya biraz daha kuzeye giden şehirlerarası otobüslerin en dikkat çeken yolcularından biriyim ama.

Bu kadar kafası karışık, bu kadar kimliksiz, bu kadar hırpalanmış devam ediyoruz yola. Tek güvencem kendimim şimdilik, ve cüzdanımdaki bana geçici özgürlüğümu veren para..

Bavulu toplayıp evden çıktığım sabah bu çocukken deliydi, canı büyüktü, bedeni küçük hala sığmıyor içine dedi annem. öyle çok seviyorum ki onu. ve babamı tabii.. ilk aşkım, kocaman aşkım!

Neye inanmak gerektiğini bilmemenin en rahatlatan yanı, neye inanmamak gerektiğini bilmektir.

Sevgiler,

merve