Uluorta dans eden,
annesi güne götürdüğünde çekinmeden lambada yapan,
hayatın düzeni ve dayattıkları hoşuna gitmediğinde herkesin ortasında hüngür hüngür ağlayan,
sevmediği insanları sever gibi, sevdiklerini sevmez gibi yapmak zorunda olmayan,
yuvadan birine platonik aşık olan,
'o benim olsun'suz aşkını devam ettiren,
'buradan gidelim' diyen,
kolayca gülüveren, hem de karnından bir yerden,
kimse bunu boya dememişken boya yapan,
saatlerce tek başına oyunlar kurup bozan,
babasına aşık,
bilek güreşinde yalandan yendiğini bilse de, en güçlü olduğuna kendisini inandiran,
koşarken düşmekten korkmadan koşan,
düştükten sonraki kan-tentürdiyot-gözyaşı-kabuk karesini unutup ertesi gün daha hızlı koşan,
kusurlarını da marifetlerini de kendine saklamayan,
basit sevgi dolu bir rutinden başka birşey istemeyen,
neden neden neden diye hep laf olsun diye soran,
aslında nedensiz birşey yapmaya çoktan razı olan,
iştahı yokken dikkati dağıtılıp beslenen,
Ayı, güneşi, yıldızları alt yazısız seyreden,
Gök gürültüsünden korkan,
şu çerçevedeki çocuk gibi olmak istiyorum..
.. ben de bunları yazan, yağmurdan mı, gök gürültüsünden mi, çocuktan mı hayattan mı nem kaptığı belli olmayan..