5/24/2013

bencillik


İlk gördüğümde söylemiştim: “Benim masumiyetimi geri verecek adam bu, hissediyorum”

Beni tek bir an bile yanıltmadı.

Değişiyordum, değiştiğim şeye alışmama rağmen bi türlü sevmiyordum. Küçük hesaplar yapmak, plan kovalamak falan benim işim değildi çünkü. Onlar; her şeyden vazgeçen, artık hissedemeyen, sadece mantıkla yaşayan varlıkların doğruları olabilirdi. Benim değil.

Özlemiştim. Birine gerçekten sarılmaktan çok, kendime sarılmayı. Birinin gözlerindeki masumiyeti görmekten çok, aynayla barışmayı. Utanmayı. En çok da utanmayı.

Bana hepsini geri verdi. “Al. Sen busun. Başkası gibi davranma artık” der gibi. Üstüme yakıştığı gibi. Onun yakıştırdığı gibi.

Şimdi ne yapsam eğreti durmuyor. Şimdi adımın hakkını veriyorum. Şimdi kendimi hatırlayıp, özüme dönüyorum. Şimdi iyi hissediyorum. Şimdi doğruyu yanlışı sorgulamıyorum. Hayatta bazı şeylerle ilgili bakış açısı değil, tek doğru var. Artık çok iyi biliyorum.

Neyse. Çok bencilce konuştum. Beni, bana, kendim dedim durdum.

Bencillik ettim ama benim için hayatımın en güzel bencilliğiydi.

Çünkü:

Önce sen beni bana verdin, sonra ben kendimi sana.