Rivayete göre,
Şems; Mevlana'nın gecelerce sohbet ettiği, kendi gibi gördüğü bir başka aşık, bir başka hak yolcusudur. tanıştıklarında şems 50'li yaşlarının sonundadır, mevlana ise 40'ına yaklaşmaktadır. birlikte çok vakit geçirirler, uzun sohbetlere dalarlar. fakat onların bu ilahi aşklarını idrak edemeyen bi' güruh, Konya'da ileri geri konuşmaya başlar. şems buna çok üzülür ve Konya'yı terk edip Şam'a gider. mevlana bu sevgili dostunun gidişine yıkılır, Şems'e bir mektup gönderir (içinde bu etme vardır). şems bu mektuptan çok etkilenir, Konya'ya geri döner.Gecelere gündüzlere sığmayan sohbetlerine devam ederler fakat bir süre sonra Şems yine kaybolur, kimse izine rastlayamaz. Mevlana da uzun süre arar, canlı veya cansız bedenini hiçbir yerde bulamaz. sonunda şöyle der Mevlana:
Beden bakımından ondan ayrıyım ama, bedensiz ve cansız ikimiz de bir nuruz.
Ey arayan kişi! ister onu gör, ister beni. ben o'yum, o da ben.
aslında yokluktur biraz da var eden. hep bir yerlere birilerine ulaşma çabası.
öyle severiz ki bu çabayı bir süre sonra galiba bir yerler ve birilerinden daha da öne çıkar bu çaba gösterme hali. belki ulaşsak belki tutunsak belki dokunsak o ulaşma isteği bitiverecektir ve çabaya da gerek kalmayacaktır. işte o zaman başlayacaktır asıl boşluk.
Mevlananın Şems'e duyduğu özlemi bu kadar yalın, bu kadar içten ve bu kadar incelikli ifade etmesi içimizde içimizdeki özlenenlere veya özlem boşluğuna o kadar denk gelir ki Mevlana çıkar aradan, artık o andan itibaren kaybettiğin baban ya da ablandır veya özlemini duyacak kadar bir aşka sahip olamamandır öne çıkan. Boyun eğen yakarıştır etme, eden bilseydi etmezdi dedirten..
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme...